23 Mart 2017 Perşembe

Hoşgeldin - CANFEZA

Hoş geldin ey şimdiki zamanım,
Geç gönlümün eşiğinden, tam anı.
Hoş geldin her bölümüm, tamamım.
Uzat ömrümün beşiğinden yanağını.

Beni yanlış anla bunu anlama;
Darda olmasam seni de darlamam.
Hayat bir kumarsa eğer kazandım,
İhtiyacım yok seninle zarlara.

Hoş geldin ey ömrümün başı,
Kalbim içinde sadece gül yüzünü taşır.
Hoş geldin gönül evimin dört duvarı, taşı;
Seni arar göğsüne vurmak için başım.

Beni unut ama bunu unutma;
Sana muhtaç içerimde büyüttüğün umutlar.
Seninleyken ayaklarımın altında tüm bulutlar,
Uyurum da seni seven kalbi uyutmam.

Hoş geldin Karadeniz'im, yağmurum,
Kovanımın prensesi, balmumum.
Hoş geldin tarafımdan sevilmenin mağduru,
Gönlümün ortasında sana açık bir bağ durur.

Hoş geldin Anadolu'm, toprağım,
Senin bağrındayım hala kopmadım.
Hoş geldin bitkim, örtüm, yaprağım,
İçimde senden başka bir fırtına kopmadı.

Hoş geldin bitkim, örtüm, yaprağım,
İçimde senden başka bir fırtına kopmadı.

Bir derde iç çekişim, dışa vuruşum,
Hoş geldin çocukluğum, son kuruşum.
Annem sorunca hiç çekişim, zor duruşum.
Hoş geldin en çirkine bile güzeli konduruşum.

Yanında cüce kalırım, sana aşkım devdir;
Sırf sen seviyorsun diye ben kendimi sevdim.
Birlikte dik duralım, dünya boyun eğsin,
Bırak güzel gözlerini, gözlerime değsin.

Her zaman yürüdüğüm okul yolum, dersim,
İyiyim çok şükür, Allah iyiliğini versin.
Gömleğimin en üst düğmesi, düzü, tersi;
Beslenme çantamdaki boş kalan tek yersin.

Hoş geldin İstanbul'um, aşk kentim;
Yurdum, yüz ölçümüm, gönül köprüm, başkentim!
Seninle coğrafyamın gözlerinden yaş geldi,
Hoş geldin de dirilttin bunca yıllık taş kenti...

Hoş geldin çarpıldığım, içim dışım,
Yün kazağım, sonbaharım, kışım.
Hoş geldin atkım, sobam, ısım,
Ne hoş geldin böyle, canım mısın?

Hoş geldin kar yağışım, botum, berem,
Bütün buz tutmuşluğuma can veren.
Hoş geldin gülüm, gül bağımı deren,
İkinci baharım, iki senem.

Hoş geldin, hoş gel de boş gitme,
Yeter ki sen yanımda koş, yitmem.
Hoş geldin, sen geldiysen ben gitmem,
Ben giderken gelsem bile sen gitme.

Hoş geldin beni bana vurduran,
Bir gelişi dünyaları durduran.
Hoş geldin bana zamanı sorduran,
İçinde sen yoksan zordur an.

Hoş geldin bana saati sorduran,
İçinde sen yoksan zordur an.



5 Mart 2017 Pazar

Sıkıldım !

hayatım olana bitene küfretmekle geçiyor
zaten çoğu kusura bakma bölüyorum ama diyerek
kalbime giren şeyler
kusura bakma ölüyorum ama diyerek kalbimi kapatıyorum
bölünerek atomuna ulaşmasından ben de korktum çünkü.
oraya kadar gelip küçük bir titremeden bile fena aşık olabilirdim.

kusura bakmayayım diye
gözlerimi oymak gibi tuhaf düşünceler geçiyor aklımdan
kimseyi sevmeyeyim diye kalbimi çıkarıp atmak gibi şeyler
ben görmekten sıkıldım.

şerefsizliğe bürünerek ısınmaya çalışan herkesten
yaptığı iyilikten bahsedenden
yaptığı kötülüğün farkına varmayandan
namustan bahsedip ahlaksızlığıyla uyuyandan
doğruyu gösterip yanlışa gitmekten
gittiğimi sanıp sürüklenmekten.

bu amına kodumun vicdansızlarının
vicdanı sızlıyor gibi yapmasından
öldürüp öldürüp yaşamı sevenlerden
olmamış gibi yapmaktan
olacakmış gibi inanmaktan
çiçek dikmekten
saç okşamaktan 
seviliyor gibi yapılmasından
kusmaktan
susmaktan

insanların bir şeyler arıyor gibi yürümesinden
bir şeyler anlıyor gibi bakmasından
anlatıyor gibi konuşmasından
gözlerimi kaçırmaktan
gözlerimi kaçırıp kanıma daldırmaktan
herkesin ayaklarını izlemekten
gözlerine bakmaktan
dinlediği müzikleri merak etmekten
ve buna anlam aramaktan
sigara bitecek diye korkmaktan
telaşımdan
tedirginliğimden
mutsuzluğumdan
bana yapılanları sorgulamaktan
yaptıklarıma pişman olmaktan
yaptıklarına pişman edeceğimden
yapma demekten
dilimden.
dinimden
kinimden
kirimden

başka kimliklere bürünmekten
küfürü ahlaksızlık olarak anlamaktan
içimizi bastırmaktan
anılmaktan
hatırlamaktan
sakat bacaklarımla bir metre yürüyebilmekten
kıpkırmızı kalmaktan
geceye yakışmaktan
dilimi kessem gırtlağım adını haykıracak gibi bir his taşımaktan
bu hissi alıp sana taşımaktan
bu histen
bu pislikten
bu pislik teni alıp teninle temizlemekten
temizlenmekten
ayıplanmaktan
ayıplamaktan

ayıplandım
bu yüzden bu şiiri sonsuz bırakıyorum
bu yüzden kafiyesiz kalacak son mısrası
devamı doğmayacak.

ah ben,
sokağa uzanıp çıldıra çıldıra ölmek istiyorum artık.
bu kenti çıldırtacağına
gelip
cesedimi öpmek için dişlerini kıracağına söz ver
dişlerini cesedime bağışla.
bir cümle onların arasından çıksın diye ölmem gerekti.
önce onları bağışla
ve sonra beni.