Merhaba kaynatasızlar,
Devletin elinin değdiği yerde liyakat olmuyor, insan
ilişkileri ve otoritenin ideolojisine sadakat belirleyici kriter oluyor. Özel
sektörde kar maksimizasyonu amaç edinildiği için liyakat daha iyi işliyor fakat
maliyet minimizasyonu adına, çalışan birçok ağır sorumluluğa mahkum edilip
hayatını yaşayamayacak denli sömürülüyor.
Yetenekli insanların değil; tembelliği ve vasıfsızlığıyla
var olabilmek için karaktersiz olmaya mahkum olan orospu çocuklarının
kaybettiği ve bunalıma girdiği bir dünyada yaşasaydık her şey ne farklı olurdu.
Lakin bu hiçbir zaman mümkün olmayacak.
Ben bu sorunların kökenini sistemlerden çok insan doğasında
arıyorum.
Misal Fight Club'da kapitalizm-anarşizm çatışması üzerinden
verilmek istenen bireyci bir mesaj var: Kapitalizme isyan edenler de bir süre
sonra kendi sürülerini oluşturuyorlar, zira kendine mürit arayan Tyler, mürit
seçiminde kapısının önüne dizilen herkesin egosunu incitecek küfürler ediyor,
sadece sağlam bir benlik sahibi olmayanları bu sürüye dahil ediyor, tıpkı
bizdeki tarikat, dergah ve siyasi partiler gibi... Hatta filmde ölen tek kişi
şişko Robert Paulson'du ve anlatıcı (Edward Norton) da bu ego incitici seçim
esnasında pes edip evine dönmek üzere olan Robert'ı "bunların hepsi
numara, biraz daha sabret" deyip ikna ediyordu, sonucunda filmde ölen tek
kişi de Robert oluyordu, belki de yeterince ego sahibi olduğu ve karakterli bir
insan olduğu için iyi bir mürit olmayı başaramayıp kolektif bir eylemde
ölmüştü. Müritlik, haysiyeti ve karakteri olan insanlara uygun değildir. Filmin
ilerleyen bölümlerinde de Edward Norton artık işlerin çığrından çıktığını;
Tyler'ın kurduğu anarşist ekibin de kayıtsız koşulsuz mürit olan bir sürüye dönüştüğünde
fark ediyor, tıpkı kapitalist düzene ve otoriteye mürit olan sürü gibi...
Her siyasi ve ekonomik sistem kusurlu olmaya mahkum olacak
ve bu zorunlu kusurluluğun sebebi tamamen insan doğasında. Determinist
yaklaşmıyorum, zira böyle olmayı seçen insanların çoğunluğudur, çoğu insan
özgür iradesiyle karaktersiz olmayı seçiyor. Bir kesimin nefret ettiği, bir
kesimin taptığı liderler sadece popüler örnekler ve günah keçileri. Zira bu
adamlar da bizim, insanların arasından çıkıyorlar.
Kolektif bir kurtuluş hiçbir zaman olmayacak, ancak özgür
iradesiyle karakter sahibi ve üretken olmayı başaranlar birey olarak kendini
kurtarabilenler olacak. Bu insanlar liyakatın işlemediği, işlese de çarpık
işlediği bu toplumda daima diğer insanların saldırısına uğrayacaklar. Çünkü tek
başlarına var olabilmek için diğer insanlara dalkavukluk yapmaya ve kolektif
hareketlerin bir parçası olmaya mahkum olan bu kıskanç yeteneksiz sürüsü, yok
olma korkusuyla daima kendi varlığına tehdit oluşturanlara karşı saldırgan
olacaklar.
Bu, ömürleri leş kitle ile mücadele ederek geçmiş olan ve bu
sebeple çoğu zaman üretkenlikleri ve hayatları zedelenmiş olan cesur ve güçlü
insanlar olmasaydı, belki de şu an insanoğlu olarak karnımızı doyurmak için
hala kesici aletlerle ava çıkıyor olurduk.
Ne ekonomik ya da siyasi sistemler, ne de kötü liderler
bunun sorumlusudur, çarpık oldukları için elbette karakterli insanlar bunlara
karşı çıkmalıdırlar, lakin bunu yaparken esas sorunun birey bazında insanlardan
kaynaklandığını bilmeliler.
Bunları söylerken, insanlığa faydası dokunan her insanın,
diğer insanlardan faydadan çok zarar gördüğüne adım kadar eminim.
Halka rağmen, kendiniz için bir şeyler yapın. Ben pes etmeye
meyilli güçsüz bir insan olsam da, belki de bu yönde tavsiye vermeye yüzüm olmasa
da, ölümün olduğu dünyada karakterli durup iyi işler yapın demekle yükümlü
hissediyorum kendimi.
Ölüm var, karakterli olun. Ölüm var, iyi işler yapın.
İnsanlara rağmen.
"...Allah, bir toplumun mâruz kaldığı şeyleri, onlar,
birey olarak içlerindekini/birey olarak kendilerine ilişkin olanı
değiştirmedikçe, değiştirmez." - Rad 11'den
Saygılarımla.